GIYBETGIYBET - MÜMİNLER ANCAK KARDEŞTİRLER. O HALDE KARDEŞLERİNİZİN ARASINI DÜZELTİN. ALLAH’TAN SAKININ Kİ, MERHAMET OLUNASINIZ.49/10
- EY İMAN EDENLER, HİÇ BİR TOPLULUK BİR BAŞKA TOPLULUKLA ALAY ETMESİN. BELKİ ONLAR KENDİLERİNDEN DAHA HAYIRLIDIR. KADINLAR DA KADINLARLA (alay etmesin). BELKİ O KADINLAR KENDİLERİNDEN DAHA HAYIRLIDIR. KENDİNİZİ AYIPLAMAYIN. BİRBİRİNİZİ KÖTÜ LAKAPLARLA ÇAĞIRMAYIN. İMANDAN SONRA FASIKLIK NE KÖTÜ BİR İSİMDİR. KİMDE TEVBE ETMEZSE İŞTE ONLAR ZALİMLERİN TA KENDİLERİDİR.49/11
- Ey iman edenler, zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin ayıbını aramak için casusluk yapmayın. Bazınız bazınızı gıybet etmesin. Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? Siz bundan iğrendiniz. Allah’tan sakının. Şüphesiz Allah tevbeleri kabul edendir, merhamet edendir.49/12
- Ey insanlar! Doğrusu Biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz, Allah katında en değerliniz, O'na karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Allah bilendir, haberdardır. 49/13.
- DİLİYLE ÇEKİŞTİREN, MİMİKLERİ İLE ALAYA ALANIN VAY HALİNE. 104/1
- SÖYLEDİĞİ HER SÖZDE MUHAKKAK YANINDA HAZIR BİR GÖZCÜ VARDIR. 50/18
- Allah, zulme uğrayan kimseden başkasının, kötülüğü sözle bile açıklamasını sevmez. Allah işitir ve bilir. 4/148.
Bir iyiliği açığa vurur veya gizler yahut bir kötülüğü affederseniz, bilin ki Allah da Affeden'dir, Güçlü Olan'dır. 4/149. - Kim Müslüman kardeşinin ayıbını örterse, kıyamet günü Allah da onun ayıbını örter. Kim de Müslüman kardeşinin ayıbını açarsa Allah da onun ayıbını açıp evinin içinde bile rezil eder. H.
- Müslüman kardeşini sevmediği bir şeyle anmandır. H.
- Söylediğin şey gerçekten onda varsa onun gıybetini yapmış olursun; ama onda yoksa o vakit ona iftira atmış olursun. H.
- HİÇ BİRİNİZ KARDEŞİNİN ÖLÜ OLARAK ETİNİ YEMESİNİ SEVER Mİ? H
- Hz. Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
- "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?"
- "Allah ve Resulü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine:
- "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam:
- "Ya benim söylediğim onda varsa, (Bu da mı gıybettir?)"dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:
- "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir."
- Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü, sana Safiyye'deki şu şu hal yeter!" demiştim. (Bundan memnun kalmadı ve):
- "Öyle bir kelime sarfettin ki, eğer o denize karıştırılsaydı (denizin suyuna galebe çalıp) ifsad edecekti" buyurdu. Hz. Âişe ilaveten der ki: "Ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a bir insanın (tahkir maksadıyla) taklidini yapmıştım. Bana hemen şunu söyledi:
- "Ben bir başkasını (kusuru sebebiyle söz ve fiille) taklid etmem. Hatta (buna mukabil) bana, şu şu kadar (pek çok dünyalık) verilse bile!"
- Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
- "Mîrac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini (ve göğüslerini) tırmalıyorlardı.
- "Ey Cebrail! Bunlar da kim?" diye sordum:
- "Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını (şereflerini) payimal edenlerdir”
- Müstevred (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
- Kim bir müslüman(ı gıybet ve şerefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun mislini cehennemden tattıracaktır. Kime de müslüman bir kimse(ye yaptığı iftira, gıybet gibi bir) sebeple (mükâfaat olarak) bir elbise giydirilse, Allah Teâla Hazretleri mutlaka, onun bir mislini cehennemden ona giydirecektir. Kim de (malı, makamı olan büyüklerden) bir adam sebeiyle bir makam elde eder (orada salâh ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak için riyakârlıklara girer)se Allah Teâla Hazretleri Kıyamet günü onu mürâiler makamına oturtarak (rezil eder ve mürâîlere münasib azabla azablandırır.)"
- Sa'îd İbnu Zeyd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
- "Ribânın en kötüsü, haksız yere müslümanın ırzını (manevî şahsiyetini) rencide etmektir."
- Muaz İbnu Esed el-Cühenî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
- "Kim bir mü'mini bir münafığa (gıybetçiye) karşı himaye ederse, Allah da onun için, Kıyamet günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir. Kim de müslümana kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, kıyamet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediğinin (günahından paklanıp) çıkıncaya kadar hapseder."
- Hz. Cabir ve Hz. Ebû Hüreyre (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
- "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
- "Ne fâsık ne de mücâhir (günahı açıktan işleyen) kimse için söylenen gıybet sayılmaz. Mücâhir olan hariç, bütün ümmetim affa mazhar olmuştur." [Rezîn ilavesidir. Buhârî'de ikinci kısım mevcuttur.
- İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bana kimse ashabımın birinden (canımı sıkacak bir ) şey getirmesin. Zira ben, sizin karşınıza, içimde hiç bir şey olmadığı halde çıkmak istiyorum
|