İBRAHİM A.S. NE YAHUDİ NEDE HİRİSTİYANDIİBRAHİM A.S. NE YAHUDİ NEDE HİRİSTİYANDI Ey ehl-i kitap! İbrahim hakkında niçin çekişirsiniz? Hâlbuki Tevrat ve İncil, kesinlikle ondan sonra indirildi. Siz hiç düşünmez misiniz? 3/65. İşte siz böyle kimselersiniz! Hadi hakkında bilgi sahibi olduğunuz! Oysaki Allah, her şeyi bilir, siz ise konuda tartıştınız; fakat bilgi sahibi olmadığınız konuda niçin tartışıyorsunuz bilmezsiniz. 3/66. Yahudiler ile hıristiyanlar aralarında tartıştılar; birinciler, Hz.İbrahim’in bir yahudi olduğunu, diğerleri de hıristiyan olduğunu savundular; her iki taraf da, iddialarını isbat için deliller getirmeye çalışıyorlardı. Hâlbuki yukarıdaki ayette de belirtildiği gibi Hz.İbrahim ne yahudi ne de hıristiyan olabilirdi. Çünkü her iki din Hz.İbrahim’den sonra gelmişti. İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyan idi; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi; müşriklerden de değildi. 3/67. İnsanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber (Muhammed) ve (ona) iman edenlerdir. Allah müminlerin dostudur. 3/68. Ehl-i kitaptan bir kısmı istediler ki, ne yapıp edip sizi saptırabilsinler. Oysa onlar sadece kendilerini saptırırlar da farkına bile varmazlar. 3/69. Ey ehl-i kitap! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah'ın ayetlerini inkâr edersiniz? 3/70. Ey ehl-i kitap! Neden doğruyu eğriye karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz? 3/71. MÜMİNLERİN KAFASINI KARIŞTIRIRLAR Ehl-i kitaptan bir gurup şöyle dedi: "Müminlere indirilmiş olana sabahleyin (görünüşte) inanıp akşamleyin inkâr edin. Belki onlar (böylece dinlerinden) dönerler. 3/72. Sizin dininize uyanlardan başka hiçbir kimseye inanmayın. " (Resulüm!) De ki: Doğru yol ancak Allah'ın yoludur. Yine (onlar, kendi aralarında şöyle dediler:) "Size verilenin benzerinin başka herhangi bir kimseye verildiğine yahut Rabbinizin huzurunda onların size karşı deliller getireceklerine de (inanmayın)." De ki: Lütuf ve ihsan Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah'ın rahmeti geniştir ve O her şeyi hakkıyla bilir. 3/73. ALLAH ONLARDAN SÖZ ALMIŞTI - Hani Allah, peygamberlerden: "Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz" diye söz almış, "Kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi?" Dediğinde, "Kabul ettik" cevabını vermişler, bunun üzerine Allah: O halde şahit olun; ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu. 3/81.
3/82. Artık bundan sonra her kim dönerse işte onlar yoldan çıkmışların ta kendileridir.
Tefsirler, burada peygamberler tarafından verilen sözün, ümmetleri adına olduğunu belirtiyorlar. Bu söz, Hz.Muhammed (s.a.)e yardım vadidir. Peygamberlerinin hüküm ve vadi, Hz.Muhammed’e yardım yönünde olunca aynı hüküm ümmetleri için de geçerlidir. Bu sebeple ümmetler zikredilmeyip, verilen söz, onların peygamberlerine izafe edilmiştir. - "Bu dünyada ve ahirette bizim için güzel olanı yaz; biz Sana yöneldik" dedi. Allah: "Azabıma dilediğim kimseyi uğratırım, rahmetim herşeyi kaplamıştır; bunu Allah'a karşı gelmekten sakınanlara, zekât verenlere, ayetlerimize inanıp, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları, okuyup yazması olmayan peygambere uyanlara yazacağız. O peygamber, onlara, uygun olanı emreder ve fenalıktan meneder, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılar, onların ağır yüklerini indirir, zor tekliflerini hafifletir. Bu peygambere inanan, hürmet eden, yardım eden, onunla gönderilen nura uyanlar yok mu? İşte onlar saadete erenlerdir" dedi.* 7/156–157.
KUR’AN-A DAVET EDİLDİLER - Göklerde ve yerdekiler, ister istemez O'na teslim olduğu halde onlar (ehl-i kitap), Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Hâlbuki O'na döndürüleceklerdir. 3/83.
De ki: Biz, Allah a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve Ya'kub oğullarına indirilenlere, Musa, İsa ve (diğer) peygamberlere Rableri tarafından verilenlere iman ettik. Onları birbirinden ayırdetmeyiz. Biz ancak O'na teslim oluruz. 3/84. Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır. 3/85. Dinin esasına taalluk eden temel prensipler, vahye dayanan bütün dinlerde aynıdır. Değişiklikler daha ziyade ibadetler ve beşeri münasebetler konusunda olup, bu değişiklikler, insan topluluklarının tekâmül etmiş olmasının bir sonucudur. 84. Ayetten anlaşılacağı üzere İslam dini, daha önceki peygamberlere gönderilen ve esasa taalluk eden dini prensipler bakımından kendisine aykırı olmayan bütün hak dinleri kabul eder. Ancak, İslam dini, ilahi dinler zincirinin son halkası ve devrinin insanlığının manevi, ahlaki ve içtimai ihtiyaçlarını eksiksiz karşılayan yegâne din olduğundan, İslam geldikten sonra başka bir din tanıyan, bir yol tutan kimsenin bu tutumu ile İslam’a aykırı davranmış olduğu aşikârdır. Şu halde onun bu dininin ve bu yolunun İslam dini nezdinde bir geçerliliği olamaz.
GERÇEĞİ GÖRDÜKLERİ HALDE İNKÂR EDERLER İman etmelerinden, Resul’ün hak olduğuna şehadet getirmelerinden ve kendilerine apaçık deliller gelmesinden sonra inkârcılığa sapan bir kavme Allah nasıl hidayet nasip eder? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. 3/86. İşte onların cezası, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanlığın lânetine uğramalarıdır. 3/87. Bu lânete ebedî gömülüp gidecekler. Onların azapları hafifletilmez; yüzlerine de bakılmaz. 3/88. Ancak, bundan sonra tevbe edip yola gelenler başka. Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir. 3/89. GERÇEĞİ İNKÂR ETTİKLERİNDEN Onlar (ehl-i kitap) size, incitmekten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşa girecek olsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez. 3/111. Onlar (yahudiler) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ahdine ve insanların (müminlerin) himayesine sığınmadıkça kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur; Allah'ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkûm edilmişlerdir. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Bu da, onların isyan etmiş ve haddi aşmış bulunmalarındandır. 3/112. KENDİ ÇOCUKLARINI TANIR GİBİ TANIRLAR - "Şahit olarak hangi şey daha büyüktür" de. "Allah benimle sizin aranızda şahiddir. Bu Kuran bana, sizi ve ulaştığı kimseleri uyarmam için vahyolundu; Allah'la beraber başka tanrılar bulunduğuna siz mi şahidlik ediyorsunuz?" de. "Ben şehadet etmem" de. "O ancak tek tanrıdır, doğrusu ben ortak koşmanızdan uzağım" de. 6/19.
- Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu (peygamberi) çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar; fakat kendilerine yazık ettiler, çünkü onlar inanmazlar.* 6/20.
- Allah'a karşı yalan uyduran veya ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Zalimler bunun için saadete ulaşamazlar.6/21.
|