• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ali.gulhan.58
  • https://www.twitter.com/ali69gulhan
ali gulhan

Övünmek Ve Haksız Yere Taşkınlık Yapmanın Yasaklığı

Övünmek Ve Haksız Yere Taşkınlık Yapmanın Yasaklığı

 

Buradaki iki ayet ve iki hadisten kişinin kendisini övüp temize çıkarmaması gerektiğini, kimin Allah katında daha iyi müslüman olduğunu Allah'ın bildiğini; yeryüzünde taşkınlık yapanlara acıklı azabın hazırlandığını müslümanların birbirlerine karşı mütevazi ve alçak gönüllü olmaları gerektiğini, “kendini büyük görerek, başkalarını hiçe sayan insanlar helak olmuşlar” diyen kimsenin kendisinin helak olduğunu öğreneceğiz. [1]

 

“...Ey mü’minler öyleyse kendinizi temize çıkarmaya kalkmayın. O, kimin yolunu kendi kitabıyla bulmaya çalıştığını en iyi bilendir.” (Necm: 53/32)

“Ceza ve sorumluluk ancak, insanlara haksızlık edip, yeryüzünde haksız yere azgınlıkta bulunanlaradır. İşte bunlara ahirette can yakıcı bir azap vardır.” (Şura: 42/42)

 

1593. Iyâz İbni Hımâr radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Allah Teâlâ bana:

Birbirinize karşı öylesine alçak gönüllü olun ki, hiç bir kişi diğerine karşı haddi aşıp zulmetmesin. Yine hiç bir kimse, bir başkasına karşı böbürlenip üstünlük taslamasın diye vahyetti."[2]

 

1594. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Bir kimse (kendini üstün görüp diğerlerini küçümseyerek) insanlar helâk oldu derse, kendisi onların en önce helâk olanı olur."[3]

 

* Bir kimse yüksekten atıp ahkam keserek “tüm insanlar bozuldu, helak oldu” demesin. İbadet ve taatına güvenip böyle söylemesiyle büyük bir yanılgı içinde olmuş olur ve bu sözü iddia edeni vurur.  Kendi kusuruyla meşgul olmayı unutanların helakı herkesten önce gerçekleşir. Felaket tellallığı yapmak kimseye fayda getirmez. Kişinin içinde bulunduğu maddi ve manevi hiçbir nimet ona kendini başkalarından üstün görme hakkını vermez.[4]


 


[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 466.

[2] Müslim, Cennet 64. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 40; İbni Mâce, Zühd 16.

602’de geçmişti açıklama orada verilmişti.

[3] Müslim, Birr 139. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 77.

[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 466.

280) Üç Günden Fazla Müslümanlarla İlgiyi Kesmenin Yasak Oluşu

Buradaki iki ayet ve yedi hadis-i şeriften; mü’minlerin ancak kardeş olduklarını böylece kardeşlerin arasını bulmak gerektiğini, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmaması gerektiğini müslümanların birbirlerine karşı ilgilerini kesmeyip, sırt dönmeyip haset etmeyip, üç günden fazla dargın durmamaları gerektiğini, dargınlıktan sonra ilk olarak selam verenin daha hayırlı olduğunu, selamı alınırsa her ikisinin de sevap kazanacağını selamı alınmazsa almayanın günaha gireceğini, Pazartesi ve Perşembe günleri dargın ve şirk koşanlar haricinde herkesin bağışlanacağını, şeytanın insanları devamlı birbirine düşürmek için faaliyette bulunduğunu, üç günden fazla küsüp kardeşini terkeden, o hal üzere ölürse cehenneme gireceğini, müslümanın müslüman kardeşine uzun bir süre küserse kanını dökmüş gibi günaha gireceğini öğreneceğiz. [1]

“Tüm mü’minler kardeştir. O halde her ne zaman araları açılırsa kardeşlerinin arasını düzeltin.” (Hucurat: 49/10)

“...Ey iman edenler! Kötülük, düşmanlık ve günaha girmede yardımlaşmayın...” (Maide: 5/2)

1595. Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Birbirinizle ilginizi kesmeyiniz, sırt dönmeyiniz, kin tutmayınız, ve hased etmeyiniz. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz. Bir müslümanın, din kardeşini üç günden fazla terkedip küs durması helâl değildir."[2]

1596. Ebû Eyyûb radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Bir müslümanın, din kardeşini üç gün üç geceden fazla terkedip küs durması helâl değildir: İki müslüman karşılaşırlar biri bir tarafa öteki öbür tarafa döner. Halbuki o ikisinin en iyisi önce selâm verendir."[3]

1597. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Her Pazartesi ve perşembe günü ameller Allah'a arzolunur. Din kardeşi ile arasında düşmanlık bulunan kişi dışında Allah'a şirk koşmayan her kulun günahları bağışlanır. (Meleklere) siz şu iki kişiyi birbiriyle barışıncaya kadar tehir edin, buyurulur."[4]

1598. Câbir radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim demiştir:

"Şeytan, Arap yarımadasında müslümanların kendisine kulluk etmelerinden ümidini kesmiştir. Fakat onları birbirlerine düşürmeye, aralarını açmaya çalışacaktır."[5]

1599. Ebû Hüreyre radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim demiştir:

"Müslümanın din kardeşine üç günden fazla küs durması helâl olmaz. Kim müslüman kardeşini üç günden fazla terkeder ve o hal üzere ölürse cehenneme girer."[6]

* Küsmek kişiyi cehenneme götürecek kadar büyük hatalardandır. [7]

1600. Sahâbî Ebû Hırâş Hadred İbni Ebû Hadred el–Eslemî (es–Sülemî de denir), radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken işittiğini söylemiştir:

"Kim, din kardeşini bir yıl terkedip küs durursa, onun kanını dökmüş gibi günaha girer."[8]

* Yine aynı şekilde müslümanın kanını dökmüş gibi günaha götürür. [9]

1601. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Bir mü'minin, din kardeşini üç günden fazla terkedip küs durması helâl değildir. Üç gün geçmişse, onunla karşılaşıp selâm versin. Eğer selâmını alırsa, her ikisi de sevapta ortak olurlar. Yok eğer selâmını almazsa, almayan günaha girmiş olur. Selâm veren ise küs durmaktan çıkmış olur."[10]

 


[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 467.

[2] Buhârî, Edeb 57, 58, 62; Müslim, Birr 23, 24, 28, 30–32. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 47; Tirmizî, Birr 24; İbni Mâce, Duâ 5.

Bir benzeri 1569’da geçmiş gerekli açıklama orada verilmişti.

[3] Buhârî, Edeb 62, İsti'zân 9; Müslim, Birr 23, 25, 26. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 47; Tirmizî, Birr 21, 24; İbni Mâce, Mukaddime 7.

[4] Müslim, Birr 36. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 47.

Bir benzeri 1570’de geçmişti, gerekli açıklama orada verildi.

[5] Müslim, Münâfıkîn 65. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 35.

[6] Ebû Dâvûd, Edeb 47.

[7] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 468.

[8] Ebû Dâvûd, Edeb 47.

[9] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 468.

[10] Ebû Dâvûd, Edeb 47.



793 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın