Alçak Gönüllü Olup Mü’minlere Kol Kanat GermekAlçak Gönüllü Olup Mü’minlere Kol Kanat Germek Bu bölümdeki beş ayet ve on hadis-i şeriften, mü’minlere karşı alçak gönüllü olmanın gerektiğini, kafirlere karşı da sert ve zorlu olunacağını, Allah katında en değerli olan kimsenin yolunu yordamını Allah ve kitabıyla bulan kimse olduğunu, her şeyi bilen Allah’ın kötülükten sakınanları da en iyi bildiğini, dünyada büyüklük taslamanın insana ahirette günahtan başka bir şey kazandırmayacağını, Allah’ın alçak gönüllü olmamızı emrettiğini, Allah’ın alçak gönüllü olanları yücelteceğini, küçük büyük demeyip herkese selam vermenin gerekliliğini, peygamberimizin ne büyük tevazu örneği verdiğini, hatta ailesinin hizmetinde bulunduğunu, ve yine hutbesini bile kesip insanlarla ilgilendiğini hatta yemek yerken üç parmağını da yaladığını, yere düşen ekmek ve taam parçalarını temizleyip yediğini, koyun bile güttüğünü, paça veya kürek eti yemeğine bile davet edilse Rasulullah’ın icabet edebileceğini, dünyada yükselen bir şeyi alçaltmanın Allah’ın değişmez bir kanunu olduğunu öğreneceğiz. [1]
“Ey peygamber senin yolunda giden mü’minlere, kol kanat ger.” (Şuara: 26/215) “Ey iman edenler! sizden kim dininden dönerse bilsin ki, Allah yakında öyle bir toplum getirir ki O, onları sever, onlar da O’nu severler. Mü’minlere karşı alçak gönüllü, Allah’tan gelen gerçekleri örtbas edenlere karşı, onurlu ve şiddetlidirler.” (Maide: 5/54) “Ey insanlar! Bakın biz sizi, bir erkekten ve kadından yarattık. Sizi birbirinizi tanıyasınız diye, milletlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz Allah katında şerefli ve itibarlı olanınız; yaşantısını, yolunu, yordamını Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışanınızdır. Çünkü Allah, her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır.” (Hucurat: 49/13) “... O halde ey insanlar siz, kendinizi temize çıkarmaya kalkışmayın O, kimin yolunu kendi kitabıyla bulmaya çalıştığını daha iyi bilir.” (Necm: 53/32) “Yine A’raftakiler yüzlerindeki işaretlerinden tanıdıkları kimselere şöyle seslenecekler: Ne sağladı size, mal mülk biriktirmeniz ve büyüklük taslamanız. Allah’ın rahmetine erişemeyecekler diye yemin ettiğiniz, bu cennete giren kimseler değil miydi? Onlara: Girin cennete size korku yok, hüzün de duymayacaksınız, diye sesleniliyor.” (Araf: 7/48-49)
603. İyâz İbni Himâr radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ bana: O kadar mütevâzi olun ki, kimse kimseye böbürlenmesin; kimse kimseye zulmetmesin, diye bildirdi.”[2]
* Tevazu sahibi yani alçak gönüllü olmayan insan kendini beğenmiş zavallı bir zalim olmaktan öteye geçemez. Allah peygamberine gönderdiği kitap haricinde de vahyedebilir. Bu hadiste olduğu gibi. [3]
604. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Sadaka vermekle mal eksilmez. Allah Teâlâ affeden kulunun değerini artırır. Allah rızâsı için alçak gönüllü olanı Allah yüceltir.”[4]
* Veren kimsenin malı devamlı bereketlenir. Bu dünyada bereketinin yanı sıra ahirette ise sevabı artar. Alçakgönüllü davrananı ise Allah yüceltir. [5]
605. Enes radıyallahu anh çocukların yanından geçerken onlara selâm verdi ve: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de çocuklara böyle selâm verirdi, dedi.[6]
* Selam herkese verildiği gibi bilhassa çocuklara da verilmelidir ki İslami kurala alışmış olsunlar. [7]
606. Yine Enes radıyallahu anh şöyle dedi: Medineli bir adamın hizmetçisi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in elinden tutar, onu istediği yere kadar götürürdü.[8]
* Toplumun her kesimine olduğu gibi kölelere de alçak gönüllü davranan peygamberimizin ne kadar hoşgörülü davrandığını, kimsenin durum ve seviyesine bakmaksızın ona faydalı olmaya çalıştığını görmekteyiz. Kibirden zerre bile olmayan örnek şahsiyet son peygamber. [9]
607. Esved İbni Yezîd şöyle dedi: Hz. Âişe’ye: – Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem evinde ne yapardı? diye sordular. O da şu cevabı verdi: – Ailesinin hizmetinde bulunurdu. Namaz vakti gelince de namaza giderdi.[10]
* İşte gerçek örnek şahsiyet peygamberin evi içerisindeki yaşantısından bir kesit... Çarşıdan aldığı bir malzemeyi kendisi taşıyıp başkalarına vermeyen “sahibinin taşıması daha uygundur” diyen peygamber. Namaz vakti gelince her işini bırakan peygamber... [11]
608. Ebû Rifâ’a Temîm İbni Üseyd radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hutbe okurken yanına vardım ve: Yâ Resûlallah! Dinini bilmeyen bir garip geldi. Dinini sorup öğrenmek istiyor, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana dönüp baktı. Hutbeyi kesip yanıma geldi. Hemen ona bir sandalye getirdiler. Üzerine oturdu ve Allah Teâlâ’nın kendisine öğrettiği bazı şeyleri bana öğretmeye başladı. Sonra tekrar hutbesine dönerek konuşmasını tamamladı.[12]
* İslamı öğrenmek isteyen bir kimseye verdiği hutbeyi bile kesen ve o kimseyle ilgilenen bir peygamber... Davet ve islamî tebliğin ne derece önemli olduğu da burada belli olmuş oluyor. [13]
609. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yemek yediği zaman üç parmağını da yalardı ve bu konuda şöyle buyururdu: “Herhangi birinizin lokması yere düştüğü zaman, bulaşan şeyi temizleyip lokmayı yesin. Onu şeytana bırakmasın.” Resûl–i Ekrem tabağın sıyrılmasını emrederek: “Zira bereketin yemeğin neresinde bulunduğunu bilemezsiniz” buyurdu.[14]
610. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: – “Allah Teâlâ’nın gönderdiği her peygamber mutlaka koyun gütmüştür” buyurdu. Bunun üzerine sahâbîleri: – Sende mi güttün, yâ Resûlallah? diye sordular. Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem: – “Evet, Mekkelilerin koyunlarını Karârît mevkiinde güderdim” buyurdu.[15]
611. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Eğer paça veya kürek eti yemeğe davet edilsem, derhal giderim. Şayet bana kürek veya paça hediye edilse, hemen kabul ederim.”[16]
612. Enes radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah’ın devesi Adbâ, yarışta birinciliği başkasına vermezdi; yahut yarışı başkasına kolay kolay bırakmazdı. Bir gün binek devesine binmiş bir bedevi geldi ve yarışta onu geçti. Bu durum müslümanlara pek ağır geldi. Bu hali farkeden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Dünyada yükselen bir şeyi alçaltmak, Allah’ın değişmez kanunudur.”[17]
* Yükselen her şeyin bir gün düşeceği gerçeğini ve ilahi bir sırrı açıklayan bu hadiste de insanlar, devletler ve herşeyin bir başlangıcı, yükselişi ve düşüşü olduğunu bize haber vermektedir. Allah’ın değişmez kanunlarından birinin de bu olduğu bize duyurulmuş oldu. [18]
[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 206. [2] Müslim, Cennet 64. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 40; İbni Mâce, Zühd 16, 23. 1591’de tekrar gelecektir. [3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 206. [4] Müslim, Birr 69. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 82. [5] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 206. [6] Buhârî, İsti’zân 15; Müslim, Selâm 15. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 136; Tirmizî, İsti’zân 8; İbni Mâce, Edeb 14. 862’de tekrar gelecektir. [7] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 207. [8] Buhârî, Edeb 61. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 16. [9] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 207. [10] Buhârî, Ezân 44, Nefekât 8, Edeb 40. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 45. [11] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 207. [12] Müslim, Cum’a 60. Ayrıca bk. Nesâî, Zînet 122. [13] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 207. [14] Müslim, Eşribe 136. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Et’ıme 49; Tirmizî, Et’ıme 11. 165’de geçmişti. 751-753’de tekrar gelecek ve açıklama orada verilecek [15] Buhârî, İcâre 2, Enbiyâ 29, Et’ıme 50. Ayrıca bk. İbni Mâce, Ticâret 5. 600’de geçmişti. [16] Buhârî, Hibe 2, Nikâh 73; Müslim, Nikâh 104. [17] Buhârî, Cihâd 59, Rikak 38. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 8; Nesâî, Hayl 14. [18] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 208. |
2739 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |