TEVHİD KONUSUNDA SOHBETLa İlahe İllallah’ın Şartları | | Aşağıdaki yedi şart yerine getirilmediği taktirde “La İlahe İllallah” kelimesi söyleyen kişiye fayda vermez. | | 1. İlim: “La İlahe İllallah” ın manasını bilmektir. Bu kelimenin başlangıcı inkar, devamı ise tasdiktir. ‘La ilahe’ inkar, ‘illa’ istisna edatı, ‘illallah’ ise istisna edatıyla beraber ispattır. Bu söz, Allah’ın (c.c.) dışındaki bütün ilahları ortadan kaldırmaktadır. Bu kelimeyi manasını bilmeden söylemek, kişiye fayda vermez. Çünkü bu kimse bu kelimenin neye delalet ettiğini bilip buna inanamaz. Bunun durumu yabancı bir dili konuşup bir şey anlamayan kimse gibidir. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “Bil ki Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur.” (Muhammed: 47/19) “Ancak bilerek hak için şehadette bulunanlar bundan müstesnadır.” (Zuhruf: 43/86) Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Kim ‘La ilahe illallah’ın manasını bilerek ölürse Cennete girer.” (Müslim, İman: 10.) “La İlahe İllallah” ın manası; ‘Allah’tan başka kendisine kulluk edilecek hiç kimse yok’ demektir. İbadet; Allah’ın (c.c.) sevdiği ve razı olduğu bütün gizli ve açık ameller ve sözlerdir. | | 2. Yakin: “La İlahe İllallah” ın kemalidir. Yakin, şevk ve şüpheyi giderir. Allah(c.c.) şöyle buyuruyor: “Müminler ancak, Allah’a ve Rasûlü’ne iman edip, sonra da imanlarında şüpheye düşmeden Allah yolunda malları ve canları ile cihat eden kimselerdir. İşte sadıklar onlardır.” (Hucurat: 49/15) Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah’a şehadet ederim, Allah’ın huzuruna bu ikisinde şek etmeden çıkan kimse Cennete girer.” (Müslim, İman: 10.) | | 3. İhlas: Şirki reddetmektir. Allah(c.c.) şöyle buyuruyor: “Halis din ancak Allah’ındır.” (Zümer: 39/3) “Onlar dini Allah’a halis kılarak ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmalıdır.” (Beyyine: 98/5) Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Kıyamet Günü insanlar arasında benim şefaatime erecek olan en mutlu kişi, kalbinden ihlaslı bir şekilde ‘La ilahe illallah’ diyendir.” (Buhari, İlim: 33, Rikak: 51, Ahmed: 1/173-174.) | | 4. Sıdk: Nifağa engeldir. Münafıklar dilleriyle hakkı söylemekte, fakat kalben inkar etmektedirler. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “Allah İbadette sadıkları bilecek, yalancıları da bilecektir.” (Ankebut: 29/3) “Doğruyu getiren ve onu tasdik edene gelince, işte onlar sadıklardır.” (Zümer: 39/33) Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Allah’tan başka ibadete layık ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna kalbi ile tasdik ederek ölürse,Cennete girer.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned.) | | 5. Muhabbet: Bu kelime münafıkların yaptıklarının aksine Allah’ı (c.c.) ve Allah’ın sevdiklerini sevmektir. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “İnsanlardan bazıları Allah’tan başkasını Allah’a eşler tutar, onları Allah’ı sevdikleri gibi severler. İman edenler ise en çok Allah’ı severler.” (Bakara: 2/165) Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Üç haslet vardır ki, kimde bulunursa, imanın tadını almıştır .Allah ve Rasulünü herkesten daha çok sevmek, kişiyi ancak Allah için sevmek. Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmekten, Cehennem ateşine atılacakmış gibi korkmak.” (Buhari, İman: 8, 13; Müslim, İman: 67; Tirmizi, İman: 10; Nesai, İman: 3; İbni Mace, Fiten: 23.) | | 6. Bu kelimenin gerekleriyle amel etmek: Bunlar, Allah’ın (c.c.) rızasını kazanmak amacıyla, ihlasla yapılan amellerdir. Bu davranış, tam bir teslimiyetin gereğidir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Rabbinize yönelin ve O’na teslim olun.” (Zümer: 39/54) “Kim ihsan sahibi olarak özünü Allah’a teslim ederse, o kopmayan bir kulpa (La İlahe İllallah’a) yapışmıştır.” (Lokman: 31/22) | | 7. İnkarı Yok Edici Kabul: Allah’ın (c.c.) emirlerine bağlılık göstermek, emrettiklerini yaparak yasakladıklarından kaçınmak.(Fethu’l-Mecid: 91.) “Bu, dosdoğru olan yoluma uyun. Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara uymayın. Allah size bunları sakınasınız diye buyurmaktadır.” 6/153. Allah’ın boyası ile boyanınız. Allah’tan daha güzel boyası olan kim vardır? Biz ancak O’na ibadet edenleriz. 2/138 |
Tevhid, Tevhid şu üç çeşidi ile bir bütündür. 1- Rububiyyet Tevhidi: Allahu Teala'nın yaratan, sahip olan, öldüren, yaşatan, dirilten, rızıklandıran, yöneten, fayda ve zarar veren, dualara icabet eden, kaza ve kaderi takdir eden olduğuna inanmaktır. Rasulullah'ın (s.a.v.) dönemindeki müşrikler tevhidin bu türünü kabul ediyorlardı. Fakat bu, onların İslam'a girmeleri için yeterli değildi. Maalesef bugünkü insanların durumu da bundan farklı değildir. 2- Uluhiyyet Tevhidi: İbadetin yalnızca Allah'ın (c.c.) hakkı olduğuna inanmaktır. Hiçbir ibadeti az dahi olsa Allah'tan (c.c.) başkasına yapmamaktır. Yasama yetkisini de sadece ve sadece Allah (cc)'a ait kılmaktır. Rasulullah'ın (s.a.v.) dönemindeki müşrikler tevhidin bu türünü kabul etmiyorlardı. 3- İsim ve Sıfat Tevhidi: Allah'ın (c.c.) kendini Kur'an'da vasfettiği, Rasulullah'ın (s.a.v.) sahih sünnetlerinde bizlere açıkladığı üzere, bütün noksanlıklardan uzak, yani kemal sıfatlara sahip olduğuna, mahlukata benzemediğine inanıp, bu isim ve sıfatları artırmadan, azaltmadan, saptırmadan, sapık tevillerle tevil etmeden, iptal etmeksizin, örnek ve nasıllık vermeksizin ve mahiyetini araştırmaksızın olduğu gibi kabul etmektir. Allah'ın (c.c.) sıfatları zatının mahiyetine bağlıdır. Bizler Allah'ın (c.c.) zatının mahiyetini idrak edemeyeceğimiz için, bu konuda soru sormak doğru değildir. Bir kişi tevhidin bu üç türüne de iman etmedikçe mü'min olamaz. Tevhide inananların sayısı azdır. İnsanların çoğu Allah'a (c.c.) ortak koşarak inanırlar. Bir davaya inananların az olması onun yanlış olduğunu göstermez. Öyle rasuller vardır ki hiç ümmeti yoktur. Nuh (a.s.) 950 yıl tebliğ yapmasına rağmen çok az kimse iman etmişti. Bu yüzden tevhid ehlinin üzülmemesi gerekir, hidayet yalnızca Allah'a (c.c.) aittir. Kelime-i tevhidin fazileti Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (La ilahe illallah diyen bela ve sıkıntılardan kurtulur.) [Bezzar] (La ilahe illallahı çok söyleyerek imanınızı tazeleyin!) [Taberani] (Amellerin kıymetlisi La ilahe illallah demektir.) [Hakim] (Zikrin [Allah’ı anmanın] en faziletlisi La ilahe illallah demektir.) [Nesai] (La ilahe illallah demek 99 belayı önler. Bunun en aşağısı sıkıntıdır.) [Deylemi] (Benim ve diğer peygamberlerin dediği en üstün şey, La ilahe illallah sözüdür.) [Tirmizi] (La ilahe illallah diyenin günahları silinir, yerine o kadar sevap yazılır.) [E.Ya’la] (La ilahe illallah Cennetin anahtarıdır.) [İ.Ahmed] (La ilahe illallah diyen, sözünde sadık ise, bütün günahları affedilir.) [İ.Gazali] (Ölüm halindekilere La ilahe illallah söylemesini telkin edin, onları Cennetle de müjdeleyin. Şeytanın insana en yakın olduğu an bu vakittir.) [Ebu Nuaym] La İlahe İllallah’ın Fert Ve Toplum Üzerindeki Etkisi | | “La ilahe illallah” kelimesinin ihlas ile, doğru bir şekilde, açık ve gizli olarak söylenip, gerekleriyle amel edilmesi halinde fert ve toplum üzerinde büyük etkiye sahip olduğu görülür: | | 1. “La ilahe illallah” kelimesi, müslümanları bir din ve bir akide sahibi kılıp, düşmanlarına karşı birleştirici olur ve bir kuvvet meydana getirip zafere ulaşmalarını sağlar. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “Toplu bir şekilde Allah’ın ipine sımsıkı yapışın ve bölünüp parçalanmayın.” (Al-i İmran: 3/103) “(Ey Peygamber) Eğer sana hile yapmak isterlerse, Allah elbette sana yeter, zira yardımıyla bütün müminlerle seni destekleyen ve kalplerini birleştiren O’dur. Sen yeryüzünde bulunan şeylerin hepsini birden verseydin, kalplerini yine de birleştiremezdin; fakat Allah onları birleştirmiştir. Şüphesiz O Aziz’dir (otorite sahibi, güç ve kuvveti elinde bulunduran), Hakim’dir (hüküm sadece kendisine ait olandır.)” (Enfal: 8/62-63) Akidedeki ihtilaf parçalanmaya, çekişmeye ve düşmanlığa sebep olur. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “Dinlerini parça parça edip, fırka fırka ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur...” (En’am: 6/159) “Ama insanlar (din) işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Bu sebeple her hizip (hak üzere olduğunu sanarak) kendi yanındakiyle sevinmektedir.” (Mü’minun: 23/53) “La ilahe illallah” ın manası dışında, insanları tevhid akidesi üzerinde toplayacak hiçbir şey yoktur. | | 2. “La ilahe illallah” kelimesinin manasına bağlı olan bir toplumda, huzur ve emniyet çoğalır. Çünkü bu toplumdaki her bir fert, bu akidenin vermiş olduğu zorunluluktan dolayı Allah’ın helal kıldığını alır, haram kıldığını terkeder. Bu akideyi yaşamanın gerekli olduğuna inandığından dolayı müslümanlara karşı düşmanlığı, zulmü, haddi aşmayı bırakıp, bunun yerine Allah Teala’nın; “Ancak müminler kardeştir.” (Hucurat: 49/10) ayetiyle amel ederek, onlara Allah (c.c.) için dostluk ve sevgi gösterir ve onlarla yardımlaşır. Arapların “La ilahe illallah” ın gereğine bağlı oldukları zamanki halleriyle, bu bağı terkettikleri zamanki durumları ortadadır. Bu akideden önce; düşmanlık, hırsızlık, intihar, kibirlenmek, zorla gasp etmek, zina vb. durumlarla iç içeydiler. Ne zamanki “La ilahe illallah” ın manasına bağlı olarak yaşamaya başladılar, o zaman birbirlerini seven kardeşler oldular. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “Muhammed Allah’ın Rasulü’dür. Onunla beraberinde bulunanlar, kafirlere karşı sert, kendi aralarında merhametlidirler...” (Feth: 48/29) “...Hani (bir zamanlar birbirinize) düşman idiniz, kalplerinizi birleştirmişti de O’nun bu nimetiyle kardeş oluvermiştiniz...” (Al-i İmran: 3/103) | | 3. Müslümanlar “La ilahe illallah” ın gereğine bağlı kaldıkları zaman, Allah (c.c.) onları yeryüzünde hükmünün uygulayıcısı yapar. Tevhid dinini de çeşitli fikirlerin önünde sabit kılar. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “Allah içinizden iman edip salih amel işleyenlere, kendilerinden öncekileri hükümran kıldığı gibi onları da yeryüzünde hükümran kılacağını, kendileri için hoşnut olduğu dinlerini, yine onlar için iyice yerleştireceğini ve korkulu hallerini güvene çevireceğini vaadetmiştir. Çünkü onlar, yalnız bana ibadet eder ve hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar.” (Nur: 24/55) İbadette eşi ve benzeri olmayan Allah Sübhanehu ve Teala bu büyük isteğin meydana gelmesini, “La ilahe illallah” ın manasına bağlamaktadır. | | 4. Kim “La ilahe illallah” ın gereğine bağlı olarak amel ederse aklı istikrarlı, nefsi de huzurlu olur. Çünkü o bir olan Rabbin razı olduğu şeyleri yapıp, helak edice şeylerden uzaklaşarak Allah’a (c.c.) kulluk eder. Bunun aksine her kim çeşitli ilahlara kulluk ederse, bu ilahlardan her birisinin ayrı ayrı istekleri ve ayrı ayrı tedbirleri olacağından dünyada huzursuz, mutsuz olacağı gibi ahirette de hüsrana uğrayanlardan olur. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “Ey hapis arkadaşlarım! Birbirinden ayrı Rabler mi daha hayırlıdır; yoksa her şeye hakim ve galip olan Allah mı?” (Yusuf: 12/39) “Allah, üzerinde ihtilaflı ortakları bulunan bir adamla yalnız bir kişiye bağlı bir adam misal olarak verir, hiç bu iki adam bir olurlar mı? Hamd Allah’a mahsustur, fakat çoğu bilmezler.” (Zümer: 39/29). İmam İbn Kayyım şöyle diyor: “Allah Sübhanehu ve Teala bu ayette, muvahhid ile müşriği birbirinden ayırmak için örnek vermiştir. Müşrik, ahlakı bozuk, birbirine düşman olan, ayrılığa düşmüş bir cemaata sahip bir kul durumunda olup, çeşitli ilahlara ibadet eder. Bu ilahların istekleri de birbirinden farklı olduğu için hiç birisini memnun edemez. Muvahhid ise, bir tek olan Allah’a (c.c.) kulluk eder ki onun durumu; Allah’a (c.c.) bütün şirklerden arınarak teslim olan, hedefini ve rızasına götürecek yolu bilen ve bütün ihtilaflardan uzak olarak huzur içinde olan kimse gibidir. Bu kul, rabbine şirk koşmadan ve ihtilaflardan temizlenmiş olarak teslim olur. Onun üzerinde Rabbinin rahmeti, acıması, şefkati ve ihsanı vardır. Bu iki kul hiç bir olur mu? " (İbn Kayyım el-Cevziyye, İ’lamu’l-Muvakkiin: 1/187.) | | 5. “La ilahe illallah” ın gereğiyle amel eden kul, dünya ve ahirette yükselir ve şeref kazanır. Allah’ın (c.c.): “(Bütün bunları) Allah’ı birleyerek ve O’na şirk koşmadan yapın. Kim Allah’a şirk koşarsa sanki o gökten düşmüş de kuş kapmış, yahut rüzgar kendisini uzak bir yere sürüklemiş gibi olur...” (Hac: 22/31) ayetinde işaret ettiği gibi tevhid, yüksekliğe, şirk ise, aşağılığa delalet eder. Allame İbn Kayyım dedi ki: “İman ve tevhid kendisine yükselinen ve kendisinden inilen sema gibidir. İman ve tevhid üzere olunduğunda yeryüzünden semaya yükselinir. İmanı ve tevhidi terk durumunda ise, semadan aşağılara inilir. Şiddetli zorluk, üst üste gelen acı ve ızdıraplar, musibetler bu durumlar sonucudur. Allah (c.c.) iman ve tevhidden uzaklaşanın gönderdiği şeytanlarla azalarını paramparça ederek, onu sıkıntıya sokar, giderek bu eziyet, onu rahatsız edip ağırlaştırır ve helak çemberine düşürür. (İbn Kayyım el-Cevziyye, İ’lamu’l-Muvakkiin: 1/180.) |
| | | | 6. “La ilahe illallah”kelimesini söyleyenin kanı ve malı korunmuş olur. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’tan başka ibadete layık ilah olmadığına, şehadet edinceye kadar insanlara savaşmakla emrolundum. Onlar bunları yapınca, kanları ve malları benden korunmuş olur. Ancak İslam’ın hakkı müstesna... ” (Buhari, İman: 17; Müslim, İman: 36; Tirmizi, İman: 1.) İslam’ın hakkı; “La ilahe illallah” ın şartlarını yerine getirip şirkten uzaklaşarak tevhidin bütün içeriğini eda etmektir. Sadece La ilahe illallah sözünü söylemek malı ve kanı haram kılmaz. Başarı Allah’tandır (c.c.). Selam, Nebinin (s.a.v.) ve ashabının üzerine olsun. |
|