• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ali.gulhan.58
  • https://www.twitter.com/ali69gulhan
ali gulhan

ZİKİR ÇEŞİTLERİ

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

Oysa en güzel isimler Allah'ındır. Bundan dolayı Allah'a onlarla dua edin. Onun isimlerinde sapıklık eden mülhidleri (inkârcıları) terkedin. Onlar yakında yaptıklarının cezasını çekecekler. 7/180

Haccınızı yerine getirdiğinizde, atalarınızı andığınız, hatta daha kuvvetli bir anışla Allah’ı zikredin…2/200

O halde Beni anın, Ben de sizi anayım. Bana şükredin, küfretmeyin.2/152

Onlar ki ayakta, oturarak ve yanları üzerinde iken hep Allah'ı hatırlayıp anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler." (Al-i İmran: 3/191)

“…Allah'ı durmaksızın çokça anan erkek ve kadınlar var ya, işte onlara Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır." (Ahzab: 33/35)

Alçak gönüllülükle, korku ve duyarlılık içinde, sesini yükseltmeden sabah akşam Rabbini an ve sakın umursamaz kimselerden olma." (A'raf: 7/205)

Sabah akşam demeden, kendi içinden, korkarak ve yalvararak, alçak sesle Rabbini an ve gafillerden olma.

Zira Rabbinin katında olanlar, Allah'a kulluk etmekten asla kibirlenmezler, O'nu tenzih eder, şanını ulularlar ve yalnızca O'na secde ederler.7/205-206

PEYGANBER EFENDİMİZ S.A.V. BUYURDULAR

“Allah c.c. Şöyle buyurmuştur; Ben kulumun Beni sandığı gibiyim ve Bana dua ettiği zaman onunlayım. Kim Beni kendi nefsinde zikrederse (anarsa), Ben de onu kendi nefsimde anarım. Kim Beni kalabalıkta zikrederse, Ben de onu, ondan daha hayırlı bir kalabalıkta zikrederim.”(Müslim)

“Allah’ı zikredenle zikretmeyen, diri ve ölü gibidir.”(Buhari-Davut)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashâbına:

– “Size en hayırlı, Allah katında en değerli, derecenizi en fazla yükseltecek, sizin için sadaka olarak altın ve gümüş dağıtmaktan daha kazançlı, düşmanla karşılaşıp da sizin onların boynunu vurmanızdan, onların da sizi öldürmesinden daha çok sevap getirecek amelin ne olduğunu haber vereyim mi?” diye sordu. Onlar da:

– Evet, söyle dediler. Resûl–i Ekrem de:

– “Allah Teâlâ’yı zikretmektir” buyurdu.

 

ALLAH’I YÜCELTEREK ZİKİR

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

"Güneşin doğmasından ve batmasından önce, Rabbinin sınırsız kudret ve yüceliğini, tüm eksiksiz övgüleriyle an." (Taha: 20/130)

"Ve Rabbini tüm eksiksiz övgülerle sabah akşam yücelt." (Mü'min: 40/55)

Göklerde ve yerde ne varsa hep O'nundur. Doğrusu Allah müstağnîdir, övülmeğe layıktır. 22/64

O, yaratan, var eden, varlıklara şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şânını yüceltmektedirler. O, gâlib olan, her şeyi hikmeti uyarınca yapandır. HAŞIR 24

Ölümsüz, diri olan Allah'a güven, O'nu överek tesbih et. Kullarının günahlarından haberdar olarak kendisi yeter. 25/58.

 

MUHAMMED (S.A.V.) SELAVAT GETİREREK ZİKİR

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

Şüphesiz Peygambere, Allah (rahmet eder), ve melekler (istiğfar eder) salâvat getirirler. Ey iman edenler, siz de O, na çokça salatı selam getiriniz.33/56

KUR’AN OKUYARAK ZİKİR

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA Gerçekten o kur’an, hem senin için, hem de halkın için bir zikirdir.(şereftir)43/44

Kim benim zikrimden (Kur’an’ımdan) yüz çevirirse onun için geçim darlığı vardır. 20/124

Onun için zikrimizden (Kur’an’dan) yüz çeviren ve dünya hayatından başkasını istemeyenden, sen yüz çevir.53/29

KENDİLERİNE Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında ondan yüz çeviren ve elleriyle yaptığını unutan kişiden daha zalim kim vardır? Biz, onların kitabı anlamamaları için kalpleri üzerine örtüler, kulaklarına da ağırlık kıldık. Onları hidayete çağırsan da, bu durumdan ebediyen hidayete eremezler.18/57

Sen Kur'ân'ı okuduğun zaman biz, seninle ahirete inanmayanların arasına görünmez bir perde çekeriz. 17/45

Ve kalblerinin üzerine, Kur'ân'ı anlamalarına engel perdeler geçiririz ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Rabbini Kur'ân'da bir tek olarak andığın zaman da ürkerek arkalarına döner kaçarlar. 17/46

Biz onların, seni dinlerken nasıl dinlediklerini çok iyi biliriz. Birbiriyle fısıldaşırlarken de o zalimlerin: "Siz büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz!" dediklerini biz çok iyi biliriz.17/47

Kur'ân okunduğu zaman, hemen susup onu dinleyin, umulur ki, rahmete nâil olursunuz.7/204

Onlara (arzularına göre) bir âyet getirmediğin zaman, derleyip toplasaydın ya derler, sen de de ki; ben ancak Rabbimden bana ne vahyolunuyorsa ona uyarım, işte bütünüyle bu Kur'ân, Rabbinizden gelen basiretlerdir (kalp gözünü açacak beyanlardır), iman eden bir kavim için hidayettir, rahmettir.7/203

Allah, kelamın en güzelini ikizli, ahenkli bir kitap olarak indirdi.(1) Ondan Rablerine saygısı olanların derileri ürperir. Sonra derileri de, kalpleri de Allah'ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu Allah'ın rehberidir. Allah, onunla dilediğini doğru yola çıkarır. Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösterecek yoktur. 39/23

Kitap'tan sana vahyolunanı oku; namaz kıl; muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve fenalıktan alıkor; Allah'ı anmak en büyük şeydir! Allah Yaptıklarınızı bilir. 29/45.

İşte, bu (Kur’an) indirdiğimiz mubarek bir zikirdir. Siz onu inkar mı ediyorsunuz?21/50

Allah onlar için şiddetli bir azap hazırladı. Ey iman eden akıl sahipleri!, Allah’tan sakının. Allah size zikri (Kur’an’ı) indirmiştir.65/10

KABEDE ALLAH’I ZİKİR

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA Rabbiniz'den refah istemenizde bir engel yoktur. Arafat'tan indiğinizde, Allah'ı Meşari Haram'da anın; O'nu, size gösterdiği şekilde zikredin. Nitekim siz önceleri hiç şüphesiz sapıklardandınız. 2/198.

SAYILI GÜNLERDE ZİKİR

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA Sayılı günlerde(Arefe gününün sabah namazından, bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar teşrik tekbiri ile) Allah’ı zikredin….2/203

TEBLİĞ EDEREK ZİKİR

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

- Şimdi sen emrolunduğunu açıkça tebliğ et. Müşriklerden yüz çevir.15/ 94

- Muhakkak ki alay edenlere karşı biz sana yeteriz.15/ 95

- Onlar Allah ile birlikte başkasını ilâh edinenlerdir. Onlar yakında bileceklerdir. 15/96

- Gerçekten biliriz ki, onların söylediklerine göğsün daralıyor. 15/97

- O halde Rabbini hamd ile tesbih et. Ve secde edenlerden ol.15/ 98

- Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.15/ 99

Yine bizim yarattığımız insanlardan öyle bir ümmet var ki, onlar hakka yol gösterirler ve o hak ile adaleti yerine getirirler. 7/181

Onlar Allah’ın gönderdiklerini tebliğ ederler. Allah’tan korkarlar. Allah’tan başka hiçbir kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah yeter.33/39

Siz insanlar için çıkarılmış en iyi bir ümmet oldunuz. İyiliği emreder, kötülükten menedersiniz…3/110

Sizden hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten yasaklayan bir cemaat olsun. İşte kurtuluşa erenler onların ta kendileridir.3/104

TEVBE EDEREK ZİKİR

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

 Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamber'i ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onların nurları, önlerinde ve yanlarında koşar da, "Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bağışla, çünkü sen her şeye kâdirsin." derler. TAHRİM 8

Arşı taşıyanlar ve onun etrafındakiler, Rablerinin hamdiyle tesbih ederler ve O'na inanırlar. İman etmişler için de şöyle bağışlanma dilerler: "Ey Rabbimiz! Rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O, tevbe edip senin yoluna uyanları bağışla, onları cehennem azabından koru.“70/7

  • Allah'tan bağışlanmanı dile. Şüphesiz, Allah bağışlayıcıdır, esirgeyicidir. 4/106
  • Ancak tevbe eden, yaptıklarını düzelten ve öğrendiklerini açıklayanların tevbelerini kabul ederim. Ben tevbeleri çok kabul eden, merhamet edenim.2/160
  • Kim bir kötülük işler, yahut nefsine zulmeder, sonra da Allah'tan bağışlanmasını dilerse, Allah'ı bağışlayıcı ve esirgeyici bulur. 4/110

Adem, Rabbi'nden emirler aldı; onları yerine getirdi. Rabb'i de bunun üzerine tevbesini kabul etti. Şüphesiz o tevbeleri daima kabul edendir, merhametli olandır. 2/37.

Kötülük işleyip ardından tevbe edenler ve inananlar bilsinler ki Rabbin, bu hareketlerinin ardından onları şüphesiz bağışlar ve merhamet eder 7/153.

Allah bundan sonra da dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah bağışlar ve merhamet eder. 9/27.

Savaştan geri kalanların bir kısmı da, suçlarını itiraf ettiler. Onlar iyi işi kötüyle karıştırmışlardı. Allah'ın onların tevbesini kabul etmesi umulur; çünkü O bağışlayandır, merhamet edendir. 9/102.
Mallarının bir kısmını, kendilerini temizleyip arıtacak sadaka olarak al, onlara dua et; senin duan onlar için bir güvendir. Allah işitir ve bilir. 9/103.
Allah'ın, kullarının tevbesini kabul ettiğini, sadakalar aldığını, Allah'ın tevbeleri kabul ve merhamet eden olduğunu bilmiyorlar mı? 9/104.

Sen, beraberindeki tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı gitmeyin, doğrusu Allah yaptıklarınızı görür. 11/112.

Sonra doğrusu Rabbin, bilmeyerek kötülük işleyip ardından tevbe eden ve ıslah olanlardan yanadır. Rabbin bundan sonra da bağışlar ve merhamet eder.* 16/119.

Ancak tevbe eden, inanıp yararlı iş işleyenlerin, işte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah bağışlar ve merhamet eder. 25/70.
Kim tevbe edip yararlı iş işlerse, şüphesiz o, Allah'a gereği gibi yönelmiş olur. 25/71.

Fakat, tevbe eden, inanıp yararlı iş işleyen kimsenin, kurtuluşa erenler arasında bulunması umulur. 28/67.

Allah kötülüğü bilmeyerek yapıp da, hemen tevbe edenlerin tevbesini kabul etmeyi üzerine almıştır. Allah işte onların tevbesini kabul eder. Allah Bilen'dir, Hakim olandır. 4/17.
Kötülükleri işleyip dururken, ölüm kendisine geldiği zaman; "şimdi tevbe ettim" diyenler ile kafir olarak ölenlerin tevbesi makbul değildir. İşte onlara elem verici azab hazırlamışızdır. 4/18.

HADİSLER

  • Nitekim Hz. Peygamber:
  • "Allah'a kasem olsun, ben günde yetmiş kereden fazla Allah'a tevbe  ve istiğfar ederim"  buyurmuştur.
  • Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini rivayet etti:
  • "Mağrib cihetinde bir kapı vardır. Bu kapının genişliği -veya bunun genişliği binekli bir kimsenin yürüyüşüyle- kırk veya yetmiş senedir. Allah o kapıyı arz ve semaları yarattığı gün yarattı. İşte bu kapı, güneş batıdan doğuncaya kadar tevbe için açıktır."

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim güneş batıdan doğmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder."

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tevbesini kabul eder."

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İnsanoğlunun herbiri hatakârdır. Ancak hatakârların en hayırlısı tevbekâr olanlarıdır."

 

YAPTIĞIN İŞLERDE BİSMİLLAH DİYEREK ZİKİR

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

Sana, kendilerine nelerin helal kılındığını soruyorlar. De ki: temiz ve güzel olan şeyler size helal kılındı, Allah’ın size öğrettiği şekilde yetiştirdiğiniz yırtıcı av hayvanlarının tuttukları helal kılındı. Sizin için tuttuklarını yeyiniz ve (yırtıcı hayvanı av üzerine gönderirken) üzerine Allah’ın adını anınız(bismillah deyiniz) Allah’tan sakının. Elbette Allah’ın hesabı çabuktur.5/4--

 

PEYGANBERLERİ ANARAK ZİKİR

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

Kitapta İbrahim’i de an. Şüphesiz O çok doğru biriydi. Peyganberdi.kitapta Musa’yı da an. Şüphesiz O, İHLASLI İDİ. BİR Rasül ve Nebi idi. Kitapta İsmail’i de an. Şüphesiz O sözünde sadık idi. O bir Rasül ve Nebi idi.kitapta  İdris’i de an. Şüphesiz O, çok doğru bir peyganberdi.19/41,51,54,56

Onların söylediklerine sabret; güçlü kulumuz Davud'u an; o, daima Allah'a yönelirdi. 38/17.
Doğrusu Biz, akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, kuşları da toplu halde onun buyruğu altına vermiştik. Her biri ona yönelmekteydi. 38/18-19.

CİHADDA ZİKİR

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

Ey iman edenler, bir toplulukla karşılaştığınızda sebat ediniz . Allah’ı çok anınız ki kurtuluşa eresiniz.8/45

TEFEKKÜR EDEREK ZİKİR

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

Onlar ki ayakta, oturarak ve yanları üzerinde iken hep Allah'ı hatırlayıp anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler." (Al-i İmran: 3/191)

Güneşi ışıklı ve ayı nurlu yapan; yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için, aya konak yerleri düzenleyen O'dur. Allah bunları ancak gerçeğe göre yaratmıştır; bilen millete ayetleri uzun uzadıya açıklıyor. 10/5.
Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, Allah'ın göklerde ve yerde yarattıklarında, O'na karşı gelmekten sakınan kimseler için ayetler vardır. 10/6.

Geceyi gündüzü, güneşi ayı sizin istifadenize vermiştir. Yıldızlar da O'nun buyruğuna boyun eğmiştir. Bunlarda, akleden kimseler için dersler vardır. 16/12.

Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olması, O'nun varlığının belgelerindendir. Doğrusu bunlarda, bilenler için dersler vardır. 30/22.
Geceleyin uyumanız, gündüz de lütfundan rızık aramanız O'nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda kulak veren millet için dersler vardır. 30/23.
Size korku ve ümit veren şimşeği göstermesi, gökten su indirip ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi O'nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen millet için dersler vardır. 30/24.

 

HAMDEDEREK ZİKİR

Şimdi sen emrolunduğunu açıkça tebliğ et. Müşriklerden yüz çevir.

Muhakkak ki alay edenlere karşı biz sana yeteriz.

 Onlar Allah ile birlikte başkasını ilâh edinenlerdir. Onlar yakında bileceklerdir.

 Gerçekten biliriz ki, onların söylediklerine göğsün daralıyor.

O halde Rabbini hamd ile tesbih et. Ve secde edenlerden ol.

Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.15/94-99

Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyleyken kâfirler hâlâ Rablerine başkalarını eşit sayıyorlar.EN’AM 1

Ey insanlar! Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Allah'tan başka bir yaratıcı mı var? O size gökten ve yerden rızık verir. O'ndan başka ilâh yoktur. O halde (haktan) nasıl çevrilirsiniz? 35/3

De ki: "Hamd, çocuk edinmemiş olan, hükümranlığında ortağı bulunmayan, düşkün olmayıp yardımcıya da ihtiyaç göstermeyen Allah'a mahsustur." O'nu gereği gibi büyükle.* 17/111.

Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allah'a mahsustur. Yaratmada dilediğini artırır. Doğrusu Allah, her şeye Kadir olandır. 35/1.
Allah'ın insanlara verdiği rahmeti önleyebilecek yoktur. O'nun önlediğini de ardından salıverecek yoktur. O, güçlü'dür, Hakim'dir. 35/2.
Ey insanlar! Allah'ın size olan nimetini anın; sizi gökten ve yerden rızıklandıran Allah'tan başka bir yaratan var mıdır? O'ndan başka tanrı yoktur. Nasıl aldatılıp da döndürülürsünüz? 35/3.

n O halde, dediklerine sabret; güneşin doğmasından önce ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gecenin bir kısım vakitlerinde ve gündüzün etrafında da tesbih et ki hoşnudluğa eresin. 20/130

n Kâfirlerden bir kısmına, onları sınamak için dünya hayatının zineti olarak verdiğimiz ve onunla kendilerini geçindirdiğimiz şeye (mal ve saltanata) sakın rağbetle bakma. Rabbinin (ahiretteki) rızkı daha hayırlı ve daha devamlıdır. 20/131

n (Ey Muhammed!) Ehline namaz kılmalarını emret, kendin de ona sabırla devam et. Biz senden bir rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırırız. Güzel akibet takva sahiplerinindir.20/132

n Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde,

n Ve insanların dalga dalga Allah'ın dinine girdiklerini gördüğünde,

n Rabbini öğerek tesbih et, O'ndan bağışlanmanı dile, çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. 109/1–3

 

NAMAZ KILARAK ZİKİR

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

Şüphesiz Ben,

Ben Allah’ım. Benden başka ilah (yaratan, yaşatan ve yöneten) yoktur. Öyle ise yalnız Bana ibadet et. Beni zikretmek için namaz kıl.20/14

O halde, dediklerine sabret; güneşin doğmasından önce ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gecenin bir kısım vakitlerinde ve gündüzün etrafında da tesbih et ki hoşnudluğa eresin. 20/130

(Ey Muhammed!) Ehline namaz kılmalarını emret, kendin de ona sabırla devam et. Biz senden bir rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırırız. Güzel akibet takva sahiplerinindir.20/132

Kitap'tan sana vahyolunanı oku; namaz kıl; muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve fenalıktan alıkor; Allah'ı anmak en büyük şeydir! Allah Yaptıklarınızı bilir. 29/45.

Akşamlarken ve sabahlarken, öğle ve ikindi vaktinde Allah'ı -ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur- tesbih edin, namaz kılın. 30/17-18.

n Ey örtünen! (Peygamber)

n Gecenin birazı hariç olmak üzere geceleyin kalk (namaz kıl).

n Gecenin yarısında kalk, yahut yarısından biraz eksilt.

n Veya bunu artır ve ağır ağır Kur'ân oku.

n Doğrusu biz, senin üzerine ağır bir söz bırakacağız (Kur'an vahyedeceğiz).

n Çünkü gece kalkışı hem daha etkili, hem de söz bakımından daha sağlamdır.

n Çünkü gündüz senin için uzun bir meşguliyet vardır.

n Rabbinin adını an ve bütün gönlünle ona yönel.

n O, doğunun ve batının Rabbidir. Ondan başka tanrı yoktur. O halde yalnız O'nu vekil tut.73/1-9

 

FERDİ ZİKİR

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak ve gizlice sabah akşam zikret ve gafillerden olma.7/205

 

TOPLU ZİKİR

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

Öyle er kişiler ki; ticaret, alışveriş onları Allah’ı zikretmekten, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoyamaz. Gözlerin ve gönüllerin döneceği günden korkarlar.24/37

Ebû Müslim el-Eğarr (rahimehullah) diyor ki:  "Ben şehâdet ederim ki Ebû Hüreyre ve Ebû Saîd (radıyallâhu anhümâ) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'in şöyle söylediğine şehâdet ettiler:

"Bir cemaat oturup Allah'ı zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, Allah'ın rahmeti onları bürür, üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunan (büyük melek)lere anar."

n 1450. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

n “Allah Teâlâ’nın yollarda dolaşıp zikredenleri tesbit eden melekleri vardır. Bunlar Cenâb–ı Hakk’ı zikreden bir topluluğa rastladıkları zaman birbirlerine “Gelin! Aradıklarınız burada!” diye seslenirler ve o zikredenleri dünya semâsına varıncaya kadar kanatlarıyla çevirip kuşatırlar. Bunun üzerine Allah Teâlâ, meleklerden daha iyi bildiği halde yine de onlara:

n – “Kullarım ne diyor?” diye sorar. Melekler:

n – Sübhânallah diyerek seni ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih ediyorlar, Allâhü ekber diye tekbir getiriyorlar, sana hamdediyorlar ve senin yüceliğini dile getiriyorlar, derler. Konuşma şöyle devam eder:

n – “Peki onlar beni gördüler mi ki?”

n – Hayır, vallahi seni görmediler.

n – “Beni görselerdi ne yaparlardı?”

n – Şayet seni görselerdi sana daha çok ibadet ederler, şânını daha fazla yüceltirler, ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan seni daha çok tenzih ederlerdi.

n – “Kullarım benden ne istiyorlar?”

n – Cennet istiyorlar.

n – “Cenneti görmüşler mi?”

n – Hayır, yâ Rabbi! Vallahi onlar cenneti görmediler.

n – “Ya cenneti görseler ne yaparlardı?”

n – Şayet cenneti görselerdi onu büyük bir iştiyakla isterlerdi, onu elde etmek için büyük gayret sarfederlerdi.

n – Bunlar Allah’a neden sığınıyorlar?”

n – Cehennemden sığınıyorlar.

n – “Peki cehennemi gördüler mi?”

n – Hayır, vallahi onlar cehennemi görmediler.

n – “Ya görseler ne yaparlardı?”

n – Şayet cehennemi görselerdi ondan daha çok kaçarlar, ondan pek fazla korkarlardı.

n Bunun üzerine Allah Teâlâ meleklerine:

n – “Sizi şahit tutarak söylüyorum ki, ben bu zikreden kullarımı bağışladım” buyurur. Meleklerden biri:

n – Onların arasında bulunan falan kimse esasen onlardan değildir. O buraya bir iş için gelip oturmuştu, deyince Allah Teâlâ şöyle buyurur:

n – “Orada oturanlar öyle iyi kimselerdir ki, onların arasında bulunan kötü olmaz.”

n Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh şöyle dedi:

n Muâviye radıyallahu anh mescidde halka halinde oturan bir cemaatin yanına geldi ve:

n – Burada niçin böyle toplandınız? diye sordu.

n – Allah’ı zikretmek için toplandık, diye cevap verdiler. O tekrar:

n – Allah aşkına doğru söyleyin. Siz buraya sadece Allah’ı zikretmek için mi oturdunuz? diye sordu.

n – Evet, sadece bu maksatla oturduk, dediler. Bunun üzerine Muâviye:

n – Ben sizin sözünüze inanmadığım için yemin vermiş değilim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e benim kadar yakın olup da benden daha az hadis rivayet eden yoktur. Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir ilim halkasında oturan sahâbîlerinin yanına geldi de onlara:

n – “Burada niçin oturuyorsunuz?” diye sordu.

n – Bize İslâmiyet’i nasip ederek büyük bir lutufta bulunması sebebiyle Allah’ı zikretmek ve ona hamdetmek için oturuyoruz, diye cevap verdiler. Resûl–i Ekrem:

n  – “Gerçekten siz buraya sadece Allah’ı zikretmek için mi oturdunuz?” diye sordu.

n – Evet, vallahi sadece bu maksatla oturduk, dediler. Bunun üzerine Allah'ın Resûlü:

n – “Ben size inanmadığım için yemin vermiş değilim. Fakat bana Cebrâil gelerek Allah Teâlâ’nın meleklere sizinle iftihar ettiğini haber verdi de onun için böyle söyledim” buyurdu.[6]



7086 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın