İLGİLİ HADİSLERZULÜMDEN[1] SAKINMA BÖLÜMÜ ﴿ كِتَابُ التَّحْذِيرِ مِنَ الظُّلْمِ ﴾ - “Zulüm, Kıyamet gününde karanlıklar olacaktır”[2] Suyûtî (ö. 1. Abdullah ibn Ömer 2. Abdullah ibn Amr 3. Ebu Hureyre 4. Misver b. Mahrame 5. Muâz b. Cebel 6. Hirmâs b. Ziyâd Toplam, (Derim ki:) Bu hadis, Câbir’den[3] şu lafızla gelmiştir: ﴿ اِتَّقُوا الظُّلْمَ فَإِنَّ الظُّلْمَ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ﴾ “Zulümden sakının. Çünkü zulüm, Kıyamet gününde karanlıklar olacaktır.” Müslim (ö. * * * - “Kim (gasben başkasının) arazisine bir karış kadar zulmederse (o arazi) yedi (kat) yerin dibine kadar onun boynuna dolandırı(larak cezalandırı)lır”[4] Suyûtî (ö. 1. Hz. Aişe 2. Saîd b. Zeyd 3. Ebu Hureyre 4. Ya’la b. Mürre 5. Enes 6. Sa’d b. Ebi Vakkâs 7. Abdullah ibn Abbâs 8. Hakem ibnu’l-Hâris es-Sülemî 9. Şeddâd b. Evs 10. Ebu Şüreyh el-Huzâî 11. Misver b. Mahrame 12. Ubâde ibnu’s-Sâmit 13. Ümeyme 14. Abdullah ibn Ömer Toplam, (Derim ki:) Bu hadis, şu yoldan da gelmiştir: 15. Abdullah ibn Mes’ud Bu hadis, İmam Ahmed (ö. Şeyh Abdurrauf el-Münâvî (ö. Yine (Münâvî) “Feyzu’l-Kadîr”de Suyûtî’den naklen bu hadisin müte-vatir olduğunu kaydetmiştir. * * * - “Zimmet ehline zulmetmenin yasak olması”[5] ile ilgili hadisler Muvâfık “Şerhu Muhtasarı Halîl”de müellifin cizye hususundaki ‘Zimmet ehli, kendisini diğer insanlardan ayıran elbiseyi giymesi şarttır’ sözünün yanında zimmet ehline zulmetmenin yasak olması ile ilgili hadislerin, mütevatir olduğunu Sahnûn’dan naklen şöyle anlatmaktadır: “Zimmet ehline zulmetmenin yasak olması ile ilgili hadisler, müteva-tirdir.” Yine de doğruyu en iyi bilen Cenab-ı Allah’tır. * * * [1] Zulüm: Haksız yere başkasının hakkı hususunda tasarrufta bulunmaya veya sınırı aşmaya denir. Kur’an’ın üzerinde en çok durduğu kavramlardan biri de, şüphesi zulümdür. Aynı kökten gelen kelimelerle birlikte Kur’an’da üç yüze yakın yerde geçmektedir. Alimler, zulmü üç kısım halinde değerlendirmişlerdir: [2] Yapılan zulümler, Kıyamet gününde zalimin karşısına karanlıklar şeklinde çıkıp bu karanlığın içinde yolunu bulmayacaktır. Mümin ise, önü ve yanları, nurlu ve aydınlıklar içerisinde olduğu halde kıyamet günü yolunu rahatlıkla bulacaktır. Zulüm, işlenen günahlarla kalbte meydana gelen kararma sonucunda oluşur. İman nuruyla aydınlanan bir kalp, zulmün bu kötü sonucunu düşünerek zulme meydan vermez. Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Müslim, Birr [3] Müslim, Birr [4] Gasp: Başkasının malını zulmen ve zorla almaktır. Gasp, sadece arazi ile ilgili olarak kullanılmayıp her çeşit malın zulmen alınmasıdır. Konu ile ilgili hadis de, arazi ile ilgili gasbı anlatmaktadır. Hadisin metninde geçen “şibr” (=bir karış) kelimesiyle; zulmen alınan şeye terettüp ettirecek cezaya maruz kalmada alınan şeyin, az yada çok olmasının fark etmediğine işaret edilmiştir. “Boynuna dolandırılır”dan kasıt; gasbedilen şeyin, gasbedenin boynuna bir halka olarak konmasıdır. Tabii ki bunu taşımaya gücü yetmeyecek ve dolayısıyla da o gasbı sebebiyle ona azap edilecektir. “Yedi kat yer”, gökler gibi tabakalar halindedir. Görüldüğü üzere İslam dini; kişilerin, mal ve mülk edinebileceklerini, bu mal ve mülküne kimsenin zarar veremeyeceğini, velev ki zarar verilmiş olsa yada gasbedilmiş olsa dünyevi bir ceza verilmesi bile kıyamet günü o kimsenin mutlaka cezalandırılacağını belirtmektedir. Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Mezalim
[5] İslam devletiyle iyi ilişkileri bozulan veya bilfiil savaş halinde bulunan devletlerle, bu duruma son vererek barış münasebetlerinin kurulmasını sağlayan anlaşmaların yapılmasına bağlı olarak; o ülkeler, İslam devletiyle olan ilişkileri bakımından bazı vasıf ve isim alırlar. Hanefi hukukçularına göre; İslam’da savaşın maksat ve hedefi, düşmanın mukavamet ve üstünlüğünü kırmaktır. Savaşa başvurmadan veya savaş esnasında barış hali için gerekli böyle bir sonuca ulaşmak, anlaşmalarla mümkünse, savaşa kesinlikle başvurulmaz. Şartlar gerektirdiğinde düşmanla geçici anlaşmalar yapma yoluna da gidilir. Kısaca bu anlaşma türleri şunlardır: Bu tür anlaşmalar, ancak zaruret halinde ve Müslümanların menfaatı gerektirdiğinde yapılır. Böyle bir anlaşma, Müslümanların faydasına olunca, manen cihad sayılır. Çünkü cihadın hedefi olan kötülüğü uzaklaştırmak onunla sağlanmıştır. Bu anlaşmayla; düşmanın can ve mallarına dokunmak helal olmaz. a. Cizye ödemeleri b. Kendilerine İslam ahkamının tatbik edilmesi. Bu şartlarda yapılan barış anlaşmasının, Müslümanlar tarafından bozulması caiz değildir. Çünkü bu, bir zimmet aktidir. Kendileriyle böyle bir anlaşma yapılanlara, Ehl-i Zimmet denilir. Bunlar, idare ve iç işlerinde serbest olmak kaydıyla özerklik verilir. Cizye, konumlarına göre alınır. İslam devletinin bu ülkeleri ve toplulukları korumak, vazifesidir. İslam devletinin, onları korumaya güç yetmezse, onlarla anlaşma yapılamaz. Çünkü bu durumda onlara İslam’ın hükümlerini tatbik imkanı yoktur. Hanefi hukukçularına göre; gayri Müslimlerle zimmet anlaşması yapmaktan maksat ve gaye, Müslümanlara karşı açılmış bulunan savaşın kötülüğünü kendilerinden uzaklaştırmak ve düşmanın savaşı terk ederek Müslümanlarla barış içine girmesini sağlamaktır. Bu nedenle de zimmet ehline zulmetmek, yasaktır. Mal ve canlarına dokunulmaz. İslam, sosyo-kültürel bir yapıya sahip olması itibariyle anlaşma yaptığı topluluk yada ülkelere yaşama hakkını tanımış ve hiçbir zaman onları asimile etmeye çalışmamıştır. |
582 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |