• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ali.gulhan.58
  • https://www.twitter.com/ali69gulhan
ali gulhan

İLGİLİ HADİSLER

YİYECEKLER VE İÇECEKLER BÖLÜMÜ[1]

﴿ كِتَابُ  الْأَطْعِمَةِ والأَشْرِبَةِ ﴾

-162 ﴿ إنَّهُ عَلَيْهِ الصَّلاةُ والسلامُ كَانَ قليلَ الأكلِ وإنَّهُ كَانَ إَذَا تغذى لم يتعش وعكسه وإنَّه رُبَّمَا طوى أَيَّاماً ﴾

“Peygamber (s.a.v)’in az yemek yemesi. Sabahleyin bir şeyler yediğinde akşemleyin yememesi. Akşemleyin bir şeyler yediğinde ise sabahleyin yememesi. Nice günler aç kalması”[2]

“Şeyh Abdurrauf el-Münâvî (ö. 1031/1622) “Feyzu’l-Kadîr”de ﴿ أَتَانِي جِبْريلُ بِقِدْرٍ فَأَكَلْتُ مِنْهَا ﴾ “Cebrail, bana, bir kabla geldi. Ben de, o kabta bulunandan yedim”[3] hadisi ile ilgili yerde anlattığına göre; konu ile ilgili bu hadisler, manevi mütevatirdir.

* * *

-163 ﴿ النَّهْي عَنْ أَكْلِ كُلِّ ذِي نَابٍ مِنَ السِّبَاعِ ﴾

“Yırtıcı hayvanlardan azı  (=kesici) dişi taşıyan  her hayvanın (etini) yemenin yasak olması”[4] ile ilgili hadisler

Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:

1.     Hz. Ali

2.     Abdullah ibn Abbâs

3.     Ebu Sa’lebe el-Huşenî

4.     Ebu Hureyre

5.     Hâlid b. Velîd

6.     Mikdam b. Ma’dikerb el-Kindî

7.     Câbir b. Abdullah

8.     İrbâd b. Sâriye

9.     Ebu Ümâme el-Bâhilî

10.     Mekhûl ve daha bir çokları

Tahâvî (ö. 321/933) “Şerhu Meâni’l-Âsâr”da konu ile ilgili olarak aynen şöyle der: “Yırtıcı hayvanlardan azı dişi taşıyan her hayvanın etini yemenin yasak olması ile ilgili Resulullah (s.a.v)’den delil gelmiş ve yine bununla ilgili Resulullah (s.a.v)’den gelen rivayetler, mütevatirdir.”[5]

* * *

-164 ﴿ تَحْرِيم الْحُمُرِ الْأَهْلِيَّةِ ﴾

“Evcil eşek (etlerinin) yenmesinin haram kılınması”[6] ile ilgili hadisler

(İbn Hacer) “Fethu’l-Bârî”de ‘Kitâbu’s-Sayd ve’z-Zebâih” (=Av ve Hayvan Kesme Bölümü’n)ün ‘Bâbu luhûmi’l-humuri’l-ehliyye’ (=Evcil eşek etleri bab’ın)da, Tahâvî (ö. 321/933)’den naklen konu ile ilgili bu hadislerin mütevatir olduğunu belirtmiştir.

Tahâvî (ö. 321/933) bu konuda aynen şöyle der: “Evcil eşek etlerinin yenmesinin yasak olması ile ilgili Resulullah (s.a.v)’den gelen rivayetler, mütevatir bir şekilde gelmiştir.”[7] 

Tahâvî daha sonra (bu hadisleri) senedleriyle birlikte şu yollardan nakletmiştir: 

1.      Hz. Ali                                              

2.      Abdullah ibn Abbâs                            

3.      Abdullah ibn Ömer                             

4.      Ebu Selit el-Bedrî                               

5.      Câbir b. Abdullah                               

6.      Berâ’ b. Âzib 

7.     Abdullah ibn Ebi Evfâ

8.     Hakem b. Amr el-Gıfârî        

9.     Ebu Hüreyre

10.     Enes b. Mâlik

11.     Ebu Sa’lebe el-Huşenî           

12.     Seleme ibnü’l-Ekva’

Toplam, 12 kişi.

Daha sonra da der ki: “Evcil eşek etlerinin yenmesinin yasak olması ile ilgili Resulullah (s.a.v)’den gelen rivayetler, mütevatirdir. Dolayısıyla bizce uygun olanı; evcil eşek etlerinin yenmesinin mubah olduğunu gösteren Gâlib ibnü’l-Ebcer[8] hadisini, bu rivayetlere uygun düştüğü ve bu rivayetlere ters düşmediği şeklinde yorumlamamız gerekmektedir.”[9]

Hafız İbn Hacer (ö. 852/1447) “Tahrîcu Ehâdisi’r-Râfiî”de belirttiğine göre, evcil eşek etlerinin yenmesinin yasak olması ile ilgili hadisler; Câbir, Abdullah ibn Ömer, Enes, Berâ’ b. Âzib, Seleme ibnü’l-Ekva’, Ebu Sa’lebe, Abdullah ibn Ebi Evfâ, Zâhir el-Eslemî, Ebu Hureyre, İrbâd b. Sâriye, Hâlid b. Velîd, Amr b. Şuayb(, babasından, o da atasından), Mikdam b. Ma’dikerb, Hakem b. Amr el-Gıfârî’den gelmiştir. Bu konuda daha geniş bilgi için bu kitaba başvurabilirsiniz.

(Derim ki:) Bu konuda Ebu Ümâme el-Bâhilî’den de hadis gelmiştir. Bu hadisi, İbn Ebi Şeybe (ö. ö. 235/849) “Musannef”de rivayet etmiştir.

Yine bu hadis, Mekhûl’den de mürsel olarak gelmiştir. Bu hadisi de, Abdurrezzâk (ö. 211/826) “Musannef”de rivayet etmiştir.

Bu konuda daha geniş bilgi için (Suyûtî’nin) “Dürrü’l-Mensûr” adlı tefsir kitabında, yüce Allah’ın; ﴿ قُلْ: لَا أَجِدُ فِِيمَا أُوحِيَ إِلَيَّ...﴾ “De ki: Bana (Kur’an’dan) vahyolunanda ..... bir şey bulamıyorum” (En’âm: 6/145) ayetinde yaptığı açıklamaya başvurabilirsiniz.

* * *


 

-165 ﴿ تَحْرِيم الخَمْرِ ﴾

“İçkinin haram kılınması”[10] ile ilgili hadisler

(İmam Merginânî) “Hidâye”de içkinin haram kılınması ile ilgili hadislerin mütevatir olduğunu aynen şöyle anlatmaktadır:

“Hz. Peygamber (s.a.v)’in içkiyi haram kıldığına dair ‘mütevatir sünnet’ gelmiştir. Bunun üzerinde icma da bulunmaktadır.”

Bu hadisler, çok olup meşhurdur.

Bu konuda daha geniş bilgi için İbn Hacer (ö. 852/1447)’in “Tahrîcu Ehâdisi’l-Hidâye” adlı kitabına bakabilirsiniz.

İbn Rüşd (ö. 520/1126) “Evâilu’l-Mukaddimât”da konu ile ilgili olarak aynen şöyle der: “Sünnet, dört kısma ayrılır: 1. Sadece kafirin reddettiği sünnet. Bu kimse, tevbe etmeye çağrılır. Tevbe edecek olursa, affedilir. Tevbe etmeyecek olursa, öldürülür. Çünkü bu sünnet, mütevatirle nakledilmiştir. Zira bununla, zaruri bilgi meydana glmiş olur. İçki içmenin haram kılınması ve beş vakit namaz, Resulullah (s.a.v)’in ezan okunmasını emretmesi, Kıblenin Kabe olması ve buna benzer şeyler gibi.” Hadiste kastedilen husus bu olabilir.

Bu konuda daha geniş bilgi için bu kitaba bakabilirsiniz. 

* * *


 

-166 ﴿ كُلُّ مُسْكِرٍ حَرَامٌ ﴾

“Her sarhoş edici (içecek), haramdır”[11]

Suyûtî (ö. 911/1505) “el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.     Hz. Aişe                                          

2.     Ebu Musa el-Eş’arî                           

3.     Abdullah ibn Abbâs                           

4.     Ebu Hureyre                                    

5.     Abdullah ibn Ömer                            

6.     Abdullah ibn Mes’ud             

7.     Muâviye b. Ebi Süfyân

8.     Enes

9.     Hz. Ömer

10.     Havvât b. Cübeyr      

11.     Zeyd b. Sâbit

12.     Kays b. Sa’d

13.     Ebu Saîd el-Hudrî

14.     Kurre b. İyâs

Toplam, 14 kişi.

(Derim ki:) Bu hadis, şu yollardan da gelmiştir:

15. Abdullah ibn Amr ibnü’l-Âs   

16. Câbir b. Abdullah

17. Hz. Ali

18. Ümmü Muğîs ve daha bir çokları

Münâvî (ö. 1031/1622) ve bir çok alim, Suyûtî’den naklen bu hadisin mütevatir olduğunu nakletmiştir.

(Münâvî) “Feyzu’l-Kadîr”de ﴿ إِجْتَنِبُوا مَاأسْكَرَ ﴾ “Sarhoşluk veren (içecekten) sakının” hadisine dair yerde şöyle der: “İbn Hacer dedi ki: ‘Bu konuda bu hadis, 30 kadar sahabiden gelmiştir. Bu sahabilerden gelen hadislerin çoğu, ceyyiddir”

Zürkânî (ö. 1122/1710)’de “Şerhu’l-Muvatta”da ﴿ كُلُّ شَرَابٍ أسْكَرَ حَرَامٌ ﴾   “Sarhoşluk veren her içecek, haramdır” hadisine dair yerde konu ile ilgili olarak aynen şöyle der: “Bu hadisin lafzı ve manası, 30’dan çok sahabiden çeşitli yollarla gelmiştir. Bu, sarhoşluk verici içeceği içmenin helal olmadığı ile ilgili bütün hadisleri kapsamaktadır.”

Aliyyu’l-Kârî (ö. 1014/1605) “Şerhu Müsnedi Ebi Hanîfe”de konu ile ilgili olarak şöyle der: “ ﴿ كُلُّ مُسْكِرٍ حَرَامٌ ﴾ “Her sarhoş edici (içecek), haramdır” hadisine gelince, bu hadis, nerdeyse mütevatir durumda. Bu hadisi; İmam Ahmed, Buhârî, Müslim, Ebu Dâvud, Nesâî ve İbn Mâce, Ebu Musa el-Eş’arî’den;[12] İmam Ahmed ve Nesâî ise Enes’ten;[13] İmam Ahmed, Ebu Dâvud, Nesâî ve İbn Mâce ise, Abdullah ibn Ömer’den;[14] İmam Ahmed, Nesâî ve İbn Mâce ise Ebu Hureyre’den;[15] İbn Mâce ise Abdullah ibn Mes’ud’dan[16] rivayet etmiştir.”

* * *

-167 ﴿ مَا أَسْكَرَ كَثِيرُهُ فَقَلِيلُهُ حَرَامٌ ﴾

“Sarhoşluk veren içeceğin, çoğuda azı da haramdır”[17]

Bir rivayette ise: ﴿ مَا أَسْكَرَ مِنْهُ الْفَرَقُ فَمِلْءُ الْكَفِّ مِنْهُ حَرَامٌ ﴾ “Bir küp (içki) içildiği takdirde, sarhoşluk verici bir şeyin tek avucu da haramdır”[18]

Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:

1.      Câbir

2.      Abdullah ibn Amr

3.      Hz. Aişe

4.      Abdullah ibn Ömer

Bu konuda şu yollardan da hadis gelmiştir:

5.      Sa’d b. Ebi Vakkâs

6.      Hz. Ali

7.      Havvât ibn Cübeyr

8.      Zeyd b. Sâbit

* * *

-168 ﴿ الْمُؤْمِنُ يَأْكُلُ فِي مِعًى وَاحِدٍ وَالْكَافِرُ يَأْكُلُ فِي سَبْعَةِ أَمْعَاءٍ ﴾

“Mümin, bir bağırsak dolusu yer. Kafir ise yedi bağırsak dolusu yer”[19]

Suyûtî (ö. 911/1505) “el-Ezhâr” adlı kitabının ‘Kitâbu’l-Edeb’ (=Edeb Bölümü’n) de bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.     Abdullah ibn Ömer

2.     Ebu Hureyre

3.     Ebu Busre

4.     Nadle b. Amr el-Gıfârî

5.     Cüheyne kabilesinden sahabi olan bir adam

6.     Meymûne bintu’l-Hâris

7.     Enes

8.     Semure

9.     Sikkîn ed-Damrî

10.     Cehcâh el-Gıfârî

11.     Abdullah ibnü’z-Zübeyr

12.     Abdullah ibn Amr

13.     Ebu Saîd el-Hudrî

14.     Ebu Musa el-Eş’arî

Toplam, 14 kişi.

(Derim ki:) Bu hadis, şu yoldan da gelmiştir:

15. Câbir b. Abdullah[20]

Bu hadis, İmam Ahmed(in “Müsned”i) ile Müslim(‘in “Sahîh”in)de geçmektedir.

* * *

İmam Ahmed ile Müslim’in, Ebu Hureyre’den[21] rivayet ettiği bir rivayette; hem mümin için ve hem de kafir için, ( يَأْكُلُ ) “yer” kelimesi yerine       ( يَشْرَبُ ) “içer” kelimesi geçmektedir.

Yine de doğruyu en iyi bilen Cenab-ı Allah’tır.

* * *


 

[1]      İnsanların dinî ve ulusal şahsiyetlerinin oluşmasına temel teşkil eden başlıca kültürel unsurlar içerisinde başlıca şunlar bulunmaktadır:

a.   İnanç   b. Evlilik    c. Giyim    d. Ev   e. Dil     f. Eğlence    g. Mutfak vb.

        Müslümanların, mutfağın adab ve tarzlarında "inanç" meselesi, temel teşkil etmektedir. Bu nedenle de yeme-içme hususu, müslümanın inanç şekline göre şekillenmektedir. Çünkü İslam dini, Müslümanlara; yeni bir medeniyet ve kültürel unsurlar getirmiştir. Zira din, Medine, medeni ve medeniyet kelimeleri, hep aynı kökten türemiştir. İşte yenilmesi-içilmesi helal olanlar yada haram olanlar veya mubah olanlar, bu doğrultuda ortaya çıkar.

        Dolayısıyla Müslüman mutfagında içki ve domuz, leş, yırtıcı ve vahşi hayvan, böcek ve haşerat türünde mamüller bulunmaz. İslam dininin izin verdiği meşru sınırlar içerisinde bir mutfak kültürü oluşur. Kişinin "Müslümanlık" vasfını sürdürmesinde, diğer başlıca kültürel unsurlar kadar mutfak kültürünü de korumak zorundadır. Kamil anlamda Müslüman olmak için, İslam mutfagından yemek-içmek şarttır. Müslüman olmayanların mutfak kültüründen ancak İslam dininin izin verdiği meşru sınırlar çerçevesinde faydalanılabilinir. Yoksa onların mutfagından sınırsız bir şekilde beslenmek doğru olmaz.

[2]      Konu ile ilgili açıklama 269 nolu hadiste geçmiştir.      

[3]      Suyûtî, Câmiu's-Sağîr, H. No: 86

[4]      Bu konuda gelen hadisler, azı/kesici dişli yırtıcı hayvanların etlerinin yenmesinin haram olduğunu göstermektedir. Alimlerin çoğu da, bu hadise uygun görüş belirtmişlerdir. Yalnız "azı/kesici dişli hayvan" ifadesiyle ne kastedildiği hususunda ihtilaf edilmiştir.

        Hanefiler, azı dişleriyle; kapıp avlanan ve kendisini koruyan bütün hayvanların olduğunu söylemişlerdir.

        Hadis; pençeleriyle kapıp avlanan ve tabiatı iğrenç olan kuşların etlerinini de haram olduğuna delalet etmektedir. Kartal gibi.

        Azı dişleri olduğu halde bununla başkasına saldırmayan hayvanın eti ise yiyilebilir. Deve gibi.

        Tabiatında vahşilik, çirkinlik ve iğrençlik bulunmayan hayvanların etleri ise, helal olup yiyelebilir. Tavuk, kaz gibi.

        Tabiatı gereği iğrenç bulunan bir takım hayvanların etleri ise haram olup yiyilemez. Fare, yılan, kurbağa, akrep gibi.

        İşte insanlar, bu tür adi, iğrenç, vahşi ve çirkin olan hayvanların etlerinden uzak tutulmuştur. Çünkü yiyecek ve gıdaların, insanlar üzerinde iyi ve kötü etkisi inkar edilemez. İnsan, yiyecek ve gıdalarda faydalı olanını kullanmak istiyorsa, İslam dininin izin verdiği şeylerden faydalanmaşlı ve sakındırmış olduğu şeylerden de kaçınmalıdır.

        Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Zebaih 29; Müslim, Sayd 12-16 (1932, 1933), 16 (1934); Ebu Dâvud, Et'ime 32 (3802, 3803, 3804, 3805); Tirmizî, Et'ime 1 (1477-1479); Nesâî, Sayd 28, 30, 31; İbn Mâce, Sayd 13 (3232, 3234); Dârimî, Zebaih 18; Müsned: 1/327, 3/323; Tahâvî, Şerhu Meâni'l-Âsâr, 4/190,209; Taberânî, el-Kebir

[5]      Tahâvî, Şerhu Meâni'l-Âsâr, 4/190

[6]      Bu hadis, evcil eşek etlerini yemenin haram olduğunu göstermektedir. Haram olmadığını söyleyenler varsa da; sahabe, tabiun ve onlardan sonra gelen alimler, bu konuda sahih ve sarih hadisleri delil getirmek suretiyle evcil eşek etini yemenin haram olduğunu söylemişlerdir.

        Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Zebaih 28, Meğazi 38, Nikah 31, Hiyel 3; Müslim, Sayd 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 35, Nikah 29 (1407); Ebu Dâvud, Et'ime 32 (3804), 33 (3808, 3811); Tirmizî, Nikah 28, Et'ime 6; Nesâî, Nikah 71, Sayd 29, 30, 31; İbn Mâce, Zebaih 13 (3192, 3193, 3195, 3196), Nikah 44; Muvatta, Nikah 41; Dârimî, Zebaih 21; Müsned: 4/127, 355; Tahâvî, a.g.e, 4/204, 205, 206; Taberânî

[7]      Tahâvî, Şerhu Meâni'l-Âsâr, 4/206

[8]      Ebu Dâvud, Et'ime 33 (3809)

[9]      Tahâvî, Şerhu Meâni'l-Âsâr, 4/206

[10]     "Hamr" (=içki), örtme anlamına gelen bir kökten gelir. Aklı örten yani sarhoşluk veren şey demektir. Yalnız içkinin terim anlamı üzerinde görüş ayrılığı vardır. Diğer mezhep imamları, içki denince, bütün sarhoşluk veren içkilerdir. İmam A'zam ise, bu kelimeyle, üzüm suyunun kaynayan ve kaynaması artarak üzerindeki köpüğünü atan şeklini anlamıştır. Bu görüş ayrılığı, içki kelimesinin sözlük anlamına bağlı kalmaktan kaynaklanmaktadır.

        Bir içecek maddesinde haramlık vasfının varlığı veya yokluğu aranırken, ona takılmış olan ismi veya yapılmış olduğu hammaddeyi göz önüne almayıp, aksine insan üzerinde bırakacağı sarhoşluk edicilik özelliğine sahip olup olmadığına dikkat etmek gerekmektedir. Çünkü geçmişe nazaran bugün içki türleri ve isimleri daha çoktur.

        Günümüzde İmamı A'zam'ın bu görüşü istismar edilerek; "Arpa suyu haram değildir, rakı haram değildir" gibi ileri sürülen sözlerin hiçbir muteber tarafı yotur. Çünkü İmamı A'zam'ın bu konudaki görüşü, sarhoş edici içeceklerin hepsini içine almaktadır. Bugün pazarlanan bütün alkollü içeceklerin sarhoşluk edicilik vasfı, herkesçe bilinmektedir. Sarhoş eden her şeyin, Kur'an (Mâide: 5/90-93)'da, haram edilmiş olan "hamr" olduğu da bilinmektedir.  

[11]     Resulullah (s.a.v), bu hadiste; haram olan içecek maddesinin ismi üzerinde durmaktan ziyade "sarhoş edici" vasfı üzerinde durmaktadır.

        Bir şişe içilince ancak sarhoşluk veren yani alkol miktarı son derece az olan bir maddenin az miktarı dahi haramdır. Haram olma hali, içecek maddesinin insanda fiilen meydana getireceği etkiden değilde, maddenin tabiatından gelmektedir. Tıpkı pis bir maddenin azı da çoğu da pis olması gibi.

        O halde bu meselede, illet ile maslahatı birbirine karıştırmamak gerekmektedir. Çünkü cenab-ı Hak, sarhoşluk verici maddeyi Mâide: 5/90-93'de haram kılmıştır. O maddelerin haram edilişinin illeti (=asıl sebebi), Resulullah (s.a.v)'in hadisleriyle tabliğ edilmiş olan ilahi yasaklamadır. Elbette Allah, bu yasağı, insanların aklını, sağlığını koruma maslahatına binaen koymuştur. Fakat biz, bize tanınmayan bir ruhsatı , kendimize tanıyarak illeti yerine maslahatı koyup: "İçki sarhoş ettiği için haramdır" ve "İçkinin sarhoş etmeyen miktarı haram olmaz" diyecek olursak, büyük bir hataya düşmüş oluruz. Hiçbir alim bunu söylememiştir.

        Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Eşribe 4; Müslim, Eşribe 67, 72; Nesâî, Eşribe 24, 48; Ebu Dâvud, Eşribe 5; Tirmizî, Eşribe 2; İbn Mâce, Eşribe 9; Müsned: 1/274, 289, 350, 3/63, 66, 237, 361; Tahâvî,Şerhu Meâni'l-Âsâr, 4/215, 217, 226; Taberânî, el-Kebir; Bezzâr; Dârekutnî, Sünen, 4/248 (Eşribe 21)

[12]     Buhârî, Meğazi 60; Müslim, Eşribe 70; Ebu Dâvud, Eşribe 5; Nesâî, Eşribe 24; İbn Mâce, Eşribe 9; Müsned: 4/410, 416, 417

[13]     Müsned: 3/112, 119

[14]     Buhârî, Eşribe 1; Müslim, Eşribe 73, 75; Ebu Dâvud, Eşribe 5; Tirmizî, Eşribe 1; Nesâî, Eşribe 22, 24, 48; İbn Mâce, Eşribe 9

[15]     Nesâî, Eşribe 23; Müsned: 2/429, 501

[16]     İbn Mâce, Eşribe 9 

[17]     İçkideki haramlık, içecek maddenin insanda bizzat meydana getireceği etkiden değilde, maddenin tabiatından kaynaklanmaktadır. O halde "hamr" (=içki) içine giren her madde, Mâide: 5/90'da da geçtiği üzere pistir, necistir. Bu madde, hangi içecek şeyin içinde bulunduğunda o içecek, haram olmaktadır. Bu, hamr'ın illetidir. Maslahatı ise, insanların aklını ve sıhhatini korumaktır. İslam dininin gayesi içerisinde; aklı koruma, önemli bir yere sahiptir.

        Çeşitli zararlara sebep veren içkinin, hem azı ve hem de çoğunun haram olması gayet tabiidir.  

        Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Ebu Dâvud, Eşribe 5 (3681); Tirmizî, Eşribe 3 (1865); Nesâî, Eşribe 21, 25; Dârimî, Eşribe 8; İbn Mâce, Eşribe 10 (3383, 3384, 3385); Taberânî, el-Kebir, el-Evsat; Hâkim, Müstedrek, 3/413; Tahâvî, Şerhu Meâni'l-Âsâr, 4/216, 217

[18]     Ebu Dâvud, Eşribe 5 (3687); Tirmizî, Eşribe 3 (1866); Tahâvî, Şerhu Meâni'l-Âsâr, 4/216

[19]     Bu hadiste kastedilen hususun ne olduğu hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür:

        Bazılarına göre, bununla; müminin yemeğe besmeleyle başlaması ve bu nedenle de şeytanın onun yemeğine ortak olamayacağı, kafir ise yemeğe besmeleyle başlamayacağı ve bu nedenle de şeytanın onu yemeğine ortak olup çok yemek yiyeceği ifade edilmiştir.

        Hadiste asıl gözetilmesi gerekli nokta; az yemek yemenin sağlık açısından önemli olduğudur. Çünkü insanın az yemek yemesi, sağlığını büyük bir oranda etkilemektedir. Bugün mide hastalıkları, damar tıkanıklığı, kalp hastalıkları, şişmanlık gibi hastalıklarda dikkatsiz beslenme, çok yemek yeme vb. hususlar yatmaktadır. İşte Hz. Peygamber (s.a.v), özellikle de mümin kişiyi sağlık açısından az yemek yemelerini önermektedir.

        Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Et'ime 12; Müslim, Eşribe 182, 185; Tirmizî, Et'ime 20; İbn Mâce, Et'ime 3; Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 9; Müsned: 2/21, 43, 74, 145, 4/336, 5/370, 6/335, 397; Taberânî; Bezzâr; 

[20]     Müslim, Eşribe 184; Müsned: 3/333, 357, 392; Dârimî, Et'ime 13; Tirmizî, Et'ime 20

[21]     Müslim, Eşribe 186; Müsned: 2/257, 318, 415



590 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın